15 Ekim 2008 Çarşamba

Köprüden önce son çıkış

Kaçıp gittiğim yolun sonunda durup arkamdaki ayak izlerime bakmaktı şu yaptığım. Ayak izlerime bakıp, gitmeye nerden başladığımı bulmaya çalışıyordum hergün. Artık tüm soru işaretlerim bir cam fanusun içinde. Onları görebiliyorum. Artık daha da anlamlı herşey. Ayak izlerim kaskatı duruyor hala. Kuma değil, betona basmışım donmadan. Geçip gittiğim yollar bir bir gözümün önünde. Ayaklarıma batan o sivri taşlar, canımı acıtan çakıllar.. Ruhumu kanatan o tüm can acıları.. Hepsi ayak izlerimin çukurlarında gömülü.. Her mevsimin başlangıcı işte bu yüzden hüzünlü artık. Her mevsimin ilk günü zor geçiyor, zor geliyor bana..

Git(miş)tim, gideceksin. İki farklı fiil kipi.. İkisinin de ortak noktası geç kalınmış, yetişil(e)memiş bir hayatın farklı zamanlarında söylenen bitiş cümlelerinin yüklemleri olmaları. Biraz iyi düşünürsek, şimdi olsa olsa kaostan kurtuluşun sevinç nidaları olmalı. "Gaza gelip" bütün kasabayı yerle bir eden coşkun bir deniz gördünüz mü? Ben gördüm. Kabus değildi.

Cam fanus doldu.
Nihayet.



Bilge.

Hiç yorum yok: