12 Ekim 2008 Pazar

Yasemin

Hayatımda ilk defa bir cenazeye katıldım. Şehir merkezinin göbeğinde ilk kez gittiğim bir cami avlusu.. ilk kez gördüğüm başörtülü kadınlar, yaşlı adamlar.. Etraftan gelen minibüs kornaları ile insan uğultusunu delip geçen bir acı sessizlik.. Çaresizlik içinde olan bitkin bedenler.. ve gözümün önünden gelip geçenler arasından gördüğüm ve sadece bakabildiğim tabut..!

Musalla taşının üzerinde öylece duran o tabutun kimlerin canını ne kadar yaktığını kimse biliyor muydu acaba? Yoldan geçen sıradan bir vatandaş olsam belki bunun farkında olmazdım ama o an o cami avlusunda o acıyı o kadar çok hissettim ki.. Bir anneydi o tabutun içindeki merhume.. Bugüne kadar evlatları için yaşamış, belki canını bile onlar için feda edebileceğini düşünmüş bir anne.. ve o an kendi canlarını anneleri için feda edebileceklerini düşünen evlatları onun için ağlıyordu. Bu acının tarifi var mıydı? Daha önce hiç yaşamadığım bir duygunun anlamını soruyorum şimdi. Bir tabutun yanına gidip içindeki cansız bedenle seni duyuyormuşçasına konuşmak nasıl bir duyguydu?



Bilge.
08.10.2008

Hiç yorum yok: